Halkın Partisi (HP) Milletvekili Tolga Atakan, pandemi nedeniyle ekonomide yaşanan sıkıntılara işaret ederek ülkenin bir erken seçimi kaldıracak durumda olmadığını, şayet seçime gidilirse katılımın düşük kalacağını söyledi.

Atakan, ilklerin yaşandığı bir dönemden geçildiğini belirterek, UBP Milletvekili Resmiye Canaltay’ın Meclis Başkanlığı adaylığının kendi partililerince reddedildiğini söyledi.

Halkın Partisi’nden yapılan açıklamaya göre Tolga Atakan, Genç TV’de katıldığı Er Meydanı programında, Meclis Başkanlığı seçimini ve Başbakan Ersan Saner’in erken seçimi işaret etmesini değerlendirdi.

Atakan, “Kişiler aday olmuyor. Partiler grup kararıyla aday çıkarıyor. Sayın Resmiye Canaltay, partisinin aday gösterip desteklemediği bir aday oldu. Kendisinin bir suçu yoktur. Ortada bir hükümet var. Bırakın hükümetin ortaklarını, Sayın Canaltay’ın partilileri kendisine oy vermedi. Böyle bir yapı…” ifadelerini kullandı.

Muhalefet partilerinin teamülleri ve sorumluluğunu yerine getirdiğini kaydeden Atakan, “Muhalefet bir aday çıkarmış olsa o aday da Meclis Başkanı olarak görev alabilirdi” dedi.

Nisan-Mayıs aylarında seçime gidilse bile Meclis aritmetiğinin çok değişmeyeceğini belirten Atakan, “Meclis Başkan adayımız seçilmedi, hadi seçime gidiyoruz” deme lüksünün olmadığını savundu.

Vadettiği icraatları hayata geçirip, ülkeyi seçime götürecek bir hükümet olmadığının daha ilk günden ortaya çıktığını ileri süren Tolga Atakan, “Bu hükümet zorlama oldu” dedi.

“ÜLKE ERKEN SEÇİMİ KALDIRACAK DURUMDA DEĞİL”

İlçe kongreleri ve kurultayı sonrasında yenilenen kadrolarıyla ve siyasi tecrübesiyle Halkın Partisi’nin yapılacak erken seçime hazır olduğunu dile getiren Atakan, şunları kaydetti:

“Bu ülke bir erken seçimi kaldıracak durumda değil. Biz nüfus hareketliliğine bağlı bir ekonomiye sahibiz. Bugün halen uçuşların açılıp açılmayacağı belli değil. Turizm ölmüş durumda. Haziran ayında turizm hareketliliğinin başlaması bile 2021 yılını kurtarmaya yetmiyor. Yükseköğrenimde öğrenci nüfusunun 100 binin üstüne çıktığımız günleri yakalamamız çok olası görünmüyor. Bu iki sektöre dayalı bir ekonomimiz olması ciddi bir kırılma yaratıyor. Bu ülke ‘ona rest çektik, buna kızdık’ deyip seçime gitme noktasında değildir. Şayet bir seçime gidilirse düşük katılımlı bir seçim olacaktır.”