KIBRIS Gazetesi'nde her gün köşe yazıları yazdığım "Pandora'nın Kutusu" adlı bir sayfam var... Bu sayfada bazen uzun bir yazı, bazen orta uzunlukta iki yazı, bazen de az daha kısa üç yazı yazarım...

   Genelde, geleneksel yazı konumuz Kıbrıs sorunu bu yazıların temelidir.

   Aynı sayfada her gün bir de "Dünya yıldızı" kadının fotoğrafını yayınlarım. Aktrisler, modeller, şarkıcılar falan...

   Hepsi güzel kadınlar...

   Yazılarımın gördüğü ilginin en az on katını bu kadınlar görür...

   "Kadın" medyanın en çok "satan" şeyidir... Neyidir?

   Şu şekilde yazalım: En çok satan şey kadındır medyada...

   Aunu "cinsel istismar" olarak da değerlendirenler vardır... Ancak mesele o değildir. Mesele, "okutmak", "baktırmak" ve haliyle "satmak"sa; yani idealizm ve etik dışına çıkma zorunluluğuysa, "kadın", genelde medyanın gözbebeğidir.

   Kadınlar ereklerden daha seksi veya daha güzel ya da daha mı çekicidir?

   Mesele bu değildir.

   Mesele, kadın fotoğraflarına veya kadınlarla ilgili konulara, kadınların, erkeklerden daha çok bakıyor - okuyor olmasıdır.

   Yine genelleme yapıp, cinsel ayrımcılık yapar duruma düşmek istemiyorum ama bir erkek, başka bir erkeğin fotoğrafına bakarken; bir kadının, başka bir kadının fotoğrafına bakarken yaptığı ve yapacağı yorumları yapmaz.

   Neyse; mesele, elinizde tuttuğunuz yayın organının patronu sevgili Zorlu Cezaroğlu'na da uzanıyor.

   Her ay Zorlu'ya yazı gönderiyorum... Burada yayınlanıyor. Zorlu'nun her ayki yorumu hemen hemen aynıdır. "Çok ciddi şeyler yazma be yahu"... "Gene Kıbrıs meselesini yazdın be amma?"...

   Bu hafta, "güzel kadınlardan" bahsetmek istiyorum bu yüzden...

   Gerçekten güzel kadın var mıdır?

   Yoksa "güzel gören göz" ve "yanılgı" mı söz konusudur?

   Mesela Kate Moss neden hala çok gözde bir modeldir.

   Şu bakışla bakınız... Ne boyu var ne göğsü!

   Ama o bakış, renkten renge zevkten zevke değişir.

   Moss'un yüzü, orası, burası, şurası değildir önemli olan...

   Peki nedir?

   Öyle ya da böyle çok beğenilmesidir.

   Çok farklı yorumlar yapabilirsiniz... Çok farklı açılardan da bakabilirsiniz...

   Güzellik herkese göre çok değişken bir olaydır; yani zevk meselesidir ve renklerle zevkler tartışılmaz ama bana kimse Kate Moss çirkindir de diyemez.

   O Brezilyalı Victoria's Secret modelleri ya da...

   Adriana Lima?

   Alessandra Ambrosio?

   Oturup da sabaha kadar isimlerini yazacak değiliz.

   Mesele, gönlün mü gözün mü güzel görmesi meselesidir?

   Evet, asıl soru budur!

   Asıl sıkıntı da buradadır!

   Gözün güzel görmesi çok anlamlı değildir. Her gördüğünüzü ve "güzel" diye beyninize elektriği giden kadını "güzel" kabul edebilirsiniz. Güzel hanesine yazabilirsiniz.

   Ama "gönülde" önemli olan, elektriktir...

   Hissetmektir. Güvenmektir. Sevmenin çok öncesinde saymaktır.

   Göz değildir önemli olan. Gönüldür. Eğer mesele "ilişki" ise... Ve karşılıklılıktır.

   Sevgiliyi - sevgiyi görmek değil, hissetmek, saymak ve güvenmektir güzellik.

   Evet, Adriana Lima muhteşemdir... Sıfır kusur... Tarif edilen güzellik orada... Ama ben güzele güzel demem güzel benim olmayıncadır bu arada...

   Haaaa; illa ki kadın ya da erkek değildir derdim... Hissetmenin, aşkın, sevginin, güvenin ve saygının cinsiyeti de yoktur, şekli de...

   Sevgi olsun içinizde.

   Sevgi olsun yüreğinizde...