Bir şehir düşünün ki; çiçek ekildiği için başkanı eleştiriliyor…

Çiçek; yani bildiğimiz; böyle rengarenk açıyor; suluyorsun, güzel gözüküyor falan…

Hayır; ne gibi kötü bir yanı olabilir çiçeğin diye düşündüm…

Sulanmaz, kurur, eleştirirsin, ona tamam…

E ama sulanıyor da…

İstediğin hizmeti alamazsın eleştirirsin; kötü bir şeyler yapılır eleştirirsin… Hatta bu eleştirine herkes de dahil olur. Mantıklı der… Düzeltmek için adım atılır. Ama yook; eleştiri olsun diye de eleştiri yapılmaz be kardeşim…

Kötü olan ne biliyor musunuz? Doğru, güzel yapılan bir şeye sırf muhalefet oluşturmak adına “çok güzel” diyememek…

Sırf partisi farklı diye…

Yalnız Mağusa’da yok bu. Her yerde. Takdir etmeye değer şeyleri, takdir etmekten korkuyoruz.

Sırf birileri kızar diye. Sırf “acaba benim hakkımda ne düşünüyor” sorularını sorup, kendimiz olmaktan çıkıp, başkasının zırhına bürünüyoruz diye… Sırf rengi farklı diye…

Toplum sorunumuz bu bizim. O yüzden iki ileri bir geri. Hoop ver mehteri… Hep ilerlesek toplum olarak olmaz değil mi?

Yanlış anlaşılmasın… Ben eleştiri yapılmasın demiyorum… Yapılsın ama yerinde, düşünerek yapılsın…

Görünen bir gerçek var. Mağusa’nın çehresi değişmeye başlıyor…

Hendeğiyle, açık pazarıyla, parkıyla, çiçekleriyle, temizliğiyle, sanat etkinliklerine verilen değerle ilerleme kaydediyor…

Hangi başkan gelirse gelsin, hangi partiden olursa olsun, güzel işler yapan alkışlanmalı, desteklenmeli…

Çok sevdiğim bir atasözü de var ki…

Görünen köy kılavuz istemez…

………………………………………………………………………………….

Bir de özellikle bu köşe yazımda değinmeden geçmek istemediğim; çok ama çok güzel bir konu var…

Nisan ayının belki de en güzel günlerinden….

“23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı”

En saf, en temiz, en özel kalplerin bayramı…

Bir çocuk sevindirmek, mutlu etmek her zaman güzeldir… Ancak bu bayramda bir başka heyecan vericidir…

Okullara gidin, ihtiyaçlı birkaç çocuğu elinden tutun…

“En çok almak istediğin şey ne” diye onlara sorun…

İnanın ki büyükler gibi cevaplar almayacaksınız…

Spor ayakkabı, pembe elbise, belki de saç tokası…

İş yoğunluğunuzdan beş dakika kurtulup, birini bu denli sevindirmek çok da zor olmasa gerek. Sizce de öyle değil mi?

Gelen ay görüşmek üzere..

Çiçekler gibi rengarenk kalın….