1832 yılında Çerkez Ailesi helva üretmeye başladı. Şuan Lefkoşa Bandabuliya arkasında kalan Ermu Sokak’ta başlayan üretim ailenin soy isminden dolayı Çerkez Helva diye anılıyordu. 1958 yılına kadar üretim devam etti fakat Kıbrıs'ta yaşanan iç karışıklıklar nedeniyle aile iş yerine gidemedi, makineler bozuldu, kırıldı ve en sonunda da imha edildiler. 1958 yılında aile mecburen bu işi durdurmak zorunda kaldı. Bir tek, çok küçük çaplı da olsa, Lefke Hanı içerisinde, Mustafa Çerkez'in üçüncü kuşak olan amcası, helva üretmeye devam etti.  

"Aile üretimi yeniden hayat buldu.

"
Dördüncü kuşak Mustafa Fadıl Çerkez aile imalathanesi yıllar önce kapandığı için devlet memuru oldu, zaman içeresinde politik mevkiye yükselip, yöneticilik yaptı. Bir süre sonra o görevde kalmak istemeyip, istifa etti ve ata mesleğini yeniden hayata geçirmeye karar verdi. İnsan için en iyisinin kendi ve ailesinin mesleği olduğuna olan inancıyla, bu işi nasıl tekrar başlatabileceğini planladı. Türkiye'den makine siparişleri verildi ve çalışmalara başladılar. O zaman 4. Kuşak Mustafa Fadıl Çerkez'in babası Ahmet Rasım Çerkez hayattaydı ve işin bilmediği yönlerini ona öğretti. Yıllarca öğrenmeleri için anlattıklarının, pratiğini de gösterdi ve aile için helvacılık o tarihte yeniden başlamış oldu.  

"Yenicami Sokak'ta Helvasan"

Helvacılık, Çerkez ailesi için 1993 yılında  Helvasan ismi ile Lefkoşa Surlariçi, Yenicami Sokak'ta yeniden başladı. Şirkette üretimi ilk zamanlar Mustafa Çerkez, eşi ve babası ile yürüttü. İlk üretim 'Helva' ve 'Tahın' ile başladı. Daha sonra baba Ahmet Çerkez emekli çıktı ve üretimi Mustafa Çerkez ve eşi devam ettirdi.   

"Karpaz bölgesinde ekilen susam zamanla yetersiz kaldı."

Çerkez ailesinin yeniden üretime başladığı 1990’lı yıllarda Karpaz Bölgesi'nde az miktarda da olsa susam ekiliydi. Mustafa Çerkez bölgeye 2-3 yıl boyunca sürekli gidip, kapı kapı gezip, susam satın almıştı. Bu şekilde üretime devam ederlerken, bir süre sonra işler açıdı ve bölgede ekilen susam yetersiz kalmaya başladı. Susam yetiştirmede artış olmadığı için şuan ekilen susamın hepsini toplayacak olsalar bugünkü üretimde şirketlerine bunun sadece 1 hafta yetebilecek durumda olduğunu belirtiyorlar. Dış ülkelerden daha ucuza ve temize susam da getirilebildikleri için bir süre sonra hammaddeyi tamamıyla yurtdışından getirmeye başladılar.  

"Susam temelli üretim"

Helvasan şirketi ithal ettiği susamı, önce kavuruyor,  yerli fırınlara çörekçi susamı olarak temin ediyor. Onun dışında susamı tahın yapmak için kullanıyor ve market raflarında 'helvasan tahın' olarak yer alıyorlar. Yine susamdan elde edilen tahını ayrı bir bölümde şekerle karıştırarak tahın helvası üretiyorlar. Susam, tahın ve helva üçlüsünün üretimi ile başlayan şirket hala sektörün baş rolünü üstlenen bu üçlü ile üretime devam ediyor.  Susam kalp sağlığı için çok önemli olan E-Vitamini deposu olarak belirtiliyor.

"2009 yilinda 5. kuşak üretime dahil oldu."

1986 doğumlu ailenin 5. kuşak oğlu Emre Çerkez, Eylül 2009 yılında Helvasan Şirketine dahil oldu. Emre aile şirketine dahil olduğunda üretim henüz Lefkoşa Surlariçi'nde devam etmekteydi ve Alayköy Sanayi Bölgesine, fabrikanın taşınması için proje başlamıştı. Yeni makinelerin araştırılıp alınması için destek oldu. Şuan direktör görevinde bulunan Emre, şirketin ihracat yapmaya başlamasında önemli rol oynadı ve halen birçok yurt dışı fuarına katılmaya devam ediyor.

"2014 yılında Alayköy Sanayi'de yeni fabrika"

Yenicami Sokak’ta olan üretim yerlerinde büyük değirmen taşlarının olduğu makineleri vardı. Büyük değirmen taşı döner tahını çıkartırdı. Daha modern üretim yapmak için, küçük taşlı değirmenlere geçilmesi gerekiyordu. 2014 yılında Alayköy Sanayi’de açılan yeni fabrikaya onlardan ithal edildi. Fırınlarını yeni modeller ile değiştiler. Pekmez makinesi getirtildi. Alayköy Helvasan Fabrikası’nı ihracata uygun olarak, kapasitesi yüksek bir şekilde kurguladılar.

"Yeni fabrika ile ihracat başladı."

İhracat ilk olarak daha önceden olan bağlantılar ile başladı. 2014  yılında çok az bir deneme ihracatı yaptılar. İşi öğrendiler ve neyi, nasıl yapmaları gerektiğini deneyimlediler. Çünkü ihracat yapmak iç piyasaya ürün satmak gibi değildi. Hollanda'ya ilk yükledikleri malda deneyimsiz olduklarından dolayı, paletleri araları boş şekilde yüklediler. Hollanda’da alıcı firma konteyneri açtığında kovaların yarısını patlamış şekilde buldu. Biraz acı bir deneyim oldu ama Helvasan Şirketi paletlerin nasıl konulması gerektiğini, sabitlemeyi ve aralarında kullanılacak maddeleri araştırıp buldu. Daha sonra Türkiye'ye ihracat başladı, Bahreyn ve Suudi Arabistan ile devam etti. Almanya ve İngiltere’ye az da olsa ara sıra ihracat yapılmakta. Helvasan ihracatı her sene artırmaya devam ettirmekte.

"Susamın işlenmesi eski yerinde kaldı"

Üretim Alayköy’deki yeni fabrikaya taşınmış olsada, susamın soyulup, kavrulması hala Yenicami Sokak’ta olan yerlerinde devam ediyor. Susamın işlenmesi için günde 15-20 ton su kullanılıp, kanalizasyon aracılığıyla bırakılıyor. Alayköy Sanayi Bölgesinde ise kanalizasyon sistemi kurulmuş değil. 2014 yılında yeni yerine geçen Helvasan, susam işlemesini Yenicami Sokak’ta diğer tüm üretimlerini ise Alayköy’de gerçekleştiriyor. 

"Helvasan helva çeşitleri"

Helvasan şirketinin sade, pekmezli, fıstıklı ve diyabetik tahın helva çeşitleri bulunuyor. Kakao görünümlü helvada kakao değil doğal üretim pekmez kullanılıyor. Diyabetik helva ile ilgili sıkça karşılaştıkları sorunun kalorisiz olup, olmadığı noktasında olduğunu belirten yeni direktör Emre Çerkez, diyabetik helvanın kalorili olduğunu fakat şeker hastalarının güvenle kullanabileceği bir ürün olduğunu belirtiyor. Diyabetik helvada aspartan ve suni tatlandırıcı kullanılmamaktadır. Bitkisel özlü üç farklı madde karışımıyla yapılıyor. Ürün kıvamında ve içeriğinden emin olununca, şirket Lefkoşa'da bulunan Devlet Labaratuvarı'nda ürünü tahlil ettirdi. Buradan olumlu sonuç alınınca birde Güney'de Avrupa Biriliği Akreditasyonu olan bir laboratuvara götürüp, orada da tahlilini yaptırdılar. %100 şeker hastalarının yemesine uygundur izni alınınca, diyabetik helva piyasaya sunuldu.  

"Genişleyen ürün yelpazesi"

Helvasan’ın Sade, Pekmezli ve Fıstıklı Helva çeşitleri; 350 Gram, 750 Gram ve 5 Kg'lık ambalaj seçenekleriyle piyasada yer alıyor.

Helvasan Tahın;  300 Gram, 600 Gram, 1 Kg, 5 Kg ve 18 Kg' lık ambalaj seçenekleri ile bulunuyor.

Helvasan Üzüm ve Harnup Pekmezleri;  400 Gram ve 800 Gram' lık iki farklı şekilde satılıyor.

Bunlara ek olarak Helvasan’ın farklı ambalaj şekilleri ile pastelli, susam helvası, beyaz susam ve pekmezli susam ürünleri de var. Tüm ürünler adadaki neredeyse her markette bulunabiliyor.

"Yeşil hat tüzüğü işlevsizdir."

Emre Çerkez, Yeşil Hat Tüzüğü’nün göstermelik bir tüzük olduğunu belirtiyor.  Güney’de müşterilerini bulduktan sonra, tüm evraklarını hazırladıklarını fakat kapıda satışın gerçekleşemediğini ekliyor. Bunun sebebi olarak Yeşil Hat Tüzüğü’nde  gıda ürünlerinin sadece ana başlıklarının yazılmış olduğunu ve tam olarak hangi gıda ürününün, nasıl geçeceğinin belirtilmemesinin Güney’e geçişte sorunlar yaratılmaya olanak sağlandığını ifade ediyor. Tüzük gereği Ticaret Dairesi’nin evrağı, ona ek olarak Güney’de kayıtlı olan bir labaratuvarlarda analiz gerekiyor. Şirket tarafından alınan

ISO22000 Gıda Güvenliği Sertifikası’na rağmen ‘ready to eat product’ yani ‘hazır yiyeceğe’ izin verilemiyor. Fabrikanın denetlenmesi gerektiğini ve bunun da mümkün olmadığı konusunda çıkmaza giriliyor.

"Yurtdışı fuarları önemli."

Helvasan Şirketi şuan üretim kapasitesinin çoğunu ihracat için kullanıyor. Helva tüketimi yaz aylarında düşüyor, fakat kış aylarında kapasitenin çoğu üretim ve ihracat için kullanılıyor. En nihayetinde ihracatın önünü açan en önemli faktörlerden biri dış temaslar ve bu temasların sağlanılması için yapılan fuarlara katılım. Almanya'da Anuga: Gıda Fuarı, dünyanın en büyük fuarlarından biri olarak görülüyor ve yine Dubai Dünya Ticaret Merkezi’nde düzenlenen ‘Gulfood Trade Show’ yerli üreticinin dünyaya açılmasında ve yabancı ülkelerde pazar bulmasında önemli rol oynuyor. Helvasan Şirketi bu fuarların çoğuna katılmaya çalışıyor.

"Yerli ürüne halkın desteği yüksek." 

Helvasan Şirketi direktörü Emre Çerkez ve baba Mustafa Çerkez, Kıbrıslı’ların doğrudan doğruya yerli üretimi desteklerinden çok memnun olduklarını belirtiyorlar. Kıbrıs’ta yaşayan yabancıların ürün alırken daha çok ucuz fiyata yöneldiklerini ama Kıbrıslı’larda bunun böyle olmadığını ve özellikle çok geçmişten gelen üretimlerde, o markalara ve ürünlere karşı Kıbrıslı’ların duygusal bağları olduğunu gözlemlediklerini anlatıyorlar. Yeni üretim ve markalarda bu ilgi biraz daha az olsada, ürün kalitesini zaman içinde kanıtlayan sanayicinin işinin daha kolay olduğunu ifade ediyorlar.

"Ürünler çok kaliteli, albenisi yok."

Mustafa Çerkez, Kıbrıs’ta üreticinin ve sanayicinin kaçırdığı noktanın herzaman ortak olduğunu ve bunun da ürünlerini albenili yaratamamak olduğunu düşündüğünü belirtiyor. Kıbrıs’ta birçok sanayicinin çok kaliteli ürün ürettiğini ama bu ürünleri pazarlamada sıkıntı çektiğini çünkü renkli ve farklı tasarımlar kullanmayı eksik bıraktıklarını, basit ambalajlar ve basit etiketler ile piyasada bulunduklarının öz eleştirisini yapmak gerektiğini düşündüğünü söylüyor. Pazarlama yöntemlerinin maddi bir külfeti olduğunu ama gelişmek için katlanmak gerektiğini, Türkiye'deki reklamlar ve reklam bütçeleri ile yarışmanın Kıbrıs’taki sanayici için kolay olmadığını vurguluyor.

"Sanayi bölgelerinde kat sınırlaması gereksiz."

Emre Çerkez, ülkedeki Sanayi Bölgelerindeki kat sınırlamalarının sebebini anlamadığını belirtiyor. Türkiye, Güney Kıbrıs veya diğer Avrupa ülkelerine baktığında hiçbir yerde böyle bir sınırlama mevcut olmadığı kıyasını yaparak, mevcut binaya üçüncü katı çıkmanın ne gibi bir dezavantaj yaratacağını sorguladığını ve bunun sanayicin büyümesine ve gelişmesini engellediğini düşündüğünü ifade ediyor. Lefkoşa büyüdükçe ne olacağı sorusunu sürekli sorarak, Alayköy de dahil olmak üzere sanayi bölgelerinin hep şehrin içinde kalacağına dikkat çekerek, ada ülkesi gibi toprağın sınırlı olduğu yerlerde, yana doğru büyümek yerine, kat artırarak büyümenin daha mantıklı olacağına inancını yeniliyor.. 

"Helvasan Sosyal Sorumluluk Projelerinde öncü."

Helvasan ‘Bir El Ver! Su Ver! Can Ver!’ sloganıyla başlattığı kampanyasında, sokakta yaşayan hayvanları düşünerek, onlar için kapı önlerine, yaz aylarının sıcağında, halkın su bulundurması konusunda farkındalık yaratmayı hedefledi. Çok ses getiren bu çalışma sayesinde birçok ev ve iş yerinin önünde helvasan kaplarının içinde su görmekteyiz.

"Üretim başarı ve varolma sebebi"

Baba Mustafa Çerkez için üretim iftihar, gurur ve eğlence demek. Ürettiğinde mutlu oluyor. Üretim başarı demek, ürettiği zaman başarılı olabiliyor insan. Oğlu Emre Çerkez Biyomedikal Mühendisi ama kendi branşında çalışmak yerine üretim sektörünün içinde. Üretmek daha çekici geldiği için burada olduğunu belirtiyor. Üretmek, yaratmak, daha çekici geldiği için ayrıca ata mesleği olduğu için bunu seçtiğini ifade edip; 'Sonuçta var olmak için üretmek lazım, üreten yok olmaz' diyerek hikayesini paylaşıyor.