Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bülent Sezgin, 1-7 Mayıs “İlk Yardım Haftası”dolayısıylaaçıklamalarda bulundu.

Yrd. Doç. Dr. Sezgin, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Toplumda ilk yardım bilincini arttırmak amacı ile her yıl 1-7 Mayıs “İlkyardım Haftası” olarak belirlenmiştir. İlk Yardım Haftası vesilesi ile halkımıza ilk ve ortaokuldan itibaren ilk yardımın önemi anlatılmalı, bu yönde bilgilendirici paneller ve kurslar verilmelidir. Günümüzde yaralanmalar, tüm ölüm olaylarının dördüncü ana nedenidir. Yaralanma ölümlerinin %22’si trafik kazaları sonucu oluşmaktadır.Kalp krizi, hipertansiyon ve şeker hastalığı gibi yaralanmalar dışındaki hastalıklarında ilk yardım gereksinimleri göz önüne alındığında ilkyardım eğitiminin gerekli olduğu çok açıktır. İlkokuldan itibaren trafik kuralları ve ilkyardımeğitimi verilmesi ve bu konuda duyarlı bir toplum yaratılması ile hem can kaybı hem de ekonomik kayıpların minimale indirilmesi mümkündür.”

İlk Yardım Nedir?

“Herhangi bir kaza veya yaşamı tehlikeye düşüren bir durumda, sağlık görevlilerinin yardımı sağlanıncaya kadar, hayatın kurtarılması yada durumun kötüye gitmesini önleyebilmek amacı ile olay yerinde, tıbbi araç gereç aranmaksızın, mevcut araç ve gereçlerle yapılan ilaçsız uygulamalardır. Ancak ilkyardım eğitimi alan kişiler, durumu ve aciliyetinderecesini tayin etme ve profesyonel tıbbi yardım ulaşana kadar yapılabilecek en doğru şeyleri belirleme yeterliliğine sahiptir.

İlk yardımın başlıca amaçları;hayat kurtarmak ve mevcut durumunu koruyarak daha ağır bir tablo oluşmasını önlemektir. İlkyardım inceleme ve araştırmayla başlar. Bir yaralıya yaklaşmadan önce olay yerinde, yaralı ve kurtarıcının hayatını tehlikeye atabilecek faktörlerin önlenmesi gerekir. İlk muayenede izleyeceğiniz adımlar:

A - Soluk yolunun ve boyun omurlarının kontrol edilmesi,

B - Solunum - soluk alıp verme eyleminin kontrol edilmesi,

C - Dolaşım durumunun ve kanamanın olup olmadığının kontrol edilmesidir.

Hastaya sözel, dokunarak veya ağrılı uyaran verilerek bilinç düzeyi anlaşılabilir. Derhal 112 aranarak ambulans çağırılır ve yaralı, boynu ve başı sabit tutularak sırt üstü yatırılır. Yaralının bilinci kapalı ise çenesi yukarı kaldırılarak başı geride tutulur. Böylece dilin, nefes borusunu kapatması önlenir. Aynı zamanda yaralının nefes alıp almadığına da bakılır. Nefes almıyorsa ağzından veya burnundan suni teneffüs yapılır. Nefes verirken göğüs kalkıyor mu diye bakmak gerekir. Nefes verme aralarında akciğerlerden hava boşalması beklenmelidir.Kan dolaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğini anlamak için nabız kontrol edilir. Nabız, adem elması ve boyun kası arasındaki bölgeye, üç parmakla hafifçe bastırılarak kontrol edilir. Yaralının nabzı yoksa kalp masajına başlanır.

Temel yaşam desteği tek kişi ile yapılıyorsa 15 kalp masajı ve 2 tam nefes şeklinde tekrarlanarak  uygulanmalıdır. İki kişi ile ise 5 kalp masajı 1 nefes şeklinde uygulanır. Temel yaşam desteği, sadece solunumu ve kan dolaşımı durmuş kişilere uygulanır.Eğer nabız var, solunum yoksa her 5 saniyede bir nefes verilmelidir. Solunum ve kan dolaşımı sağlandığında temel yaşam desteği kesilmelidir.

Bilinç kaybı varsa, eğer omurilik zedelenmesinden şüpheleniyorsanız ve hasta kusmuyorsa yerinden kımıldatmayın. Omurilik zedelenmesi söz konusu değilse omurgayı esnetmeden, hastanın başını ve vücudunu eş zamanlı olarak yana çevirebilirsiniz; ancak baş ve vücudun birbirleriyle olan konumlarını bozmamak önemlidir. Bir insanın bilinci yerinde değilse normal refleksler ve kasların  gevşekliği kaybolur. Bu nedenle olabilecek en büyük tehlike dilin boğazı tıkaması veya ağızdaki yabancı cismin nefes borusunu tıkamasıdır. Nefes borusunu açıp solunumu sağlamış olsanız da asla baygın biri yalnız ve müdahalesiz bırakılmamalıdır. Komaya giren bir insanın nefesi kesilebilir ve sonuç olarak da kalbi durabilir.”