Misli KADIOĞLU

Lefkoşa Bandabulya yanında bulunan atölyesinde kunduracılıkla uğraşıyor Arif Nurak, Birinci Cumhurbaşkanı Denktaş’tan tutunda Mehmet Ali Talat gibi birçok siyasi ve ülkenin önde gelen insanının ayakkabılarını tamir etmiş…

 

Ülkenin en tanınmış simalarından kunduracı Arif Nurak. 1958 doğumlu aslen Vadili köylü olan Arif Usta, Lefkoşa Bandabulya yanında bulunan atölyesinde birçok ünlü isimden tutun da her kesimden insanın ayakkabılarını tamir ediyor. Arif Ustayla bu sayımızda hem kunduracılık mesleğinden hem de eski Lefkoşa’dan konuşuyoruz.
Arif Usta 10 yaşına kadar Vadili Köyü’nde yaşamış, ardından da kardeşi Lefkoşa’da okusun diye Lefkoşa’ya taşınmışlar. Kunduracılık onun amca mesleği…70li yıllarda amcasının yanında başlamış kunduracılık öğrenmeye… “Amcam Vadilili Ahmet ustanın yanında öğrendim bu işi” diyor.

80’lerde kendi yerini açmış Arif Usta. 40 yılı aşkın zamandır yaptığı kunduracılık mesleğinde 40 yıldır da atölyesine tabela taktırmamış. “Benim tabelam yok. Herkes beni bilir. Girne Kapısı’na geldiğinizde Kunduracı Arif Usta’yı sorun hemen tarif ederler” diyor.

Siyasilerin de ayakkabı tamircisi o

Arif Usta, uzun yıllar Nail Atalay ve Rauf Raif Denktaş’ın ayakkabılarını tamir etti. Cumhurbaşkanı Talat’ın Beyaz Saray’da giyeceği ayakkabının da yenilemesini Arif Usta yaptı, ayrıca Meclis Başkanı Sibel Siber’in de ayakkabı tamirlerini o yapıyor. Gülümseyerek, “Görmediniz mi gazetede de çıktı, ‘Bir tek o gelmedi’ diye beni gazeteye yazdılar diyerek, bir röportajında yalnızca Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun kendisine gitmediğini söylediğini bunu da gazeteye yazdıklarını anlatıyor. 

 “Zengin kısım daha pahalı ayakkabı giyer, kıymaz atsın”

Ardından da eskilerde kunduracılığa talebin daha fazla olduğunu anlatıyor Arif Usta. Şimdilerde daha fazla orta sınıf ve üzerine ayakkabı tamiri yaptığını söylüyor. “Zengin kısım daha pahalı ayakkabı giyer, kıymaz atsın. Bana gelen tamirlerin 4’te 3’ü de bayan ayakkabıları. Erkek ayakkabılarında tamir azdır. Daha çok kadınlar ayakkabılarının topuklarını tamir ettiriyor” diyor.

“Lefkoşa’nın kalbi burasıydı”

Asmaaltı’nda bir dönemler terziler, yorgancılar, tenekeciler olduğu dönemlere bir yolculuğa çıkarıyor bizi söyleşimizde…
“Lefkoşa’nın kalbi burasıydı” diyor. Eski Lefkoşa günlerini anlatırken, geçmişe duyulan özlem yansıyor gözlerine, “Sabah işe başlayacağımızda, diş çörek, yeşil zeytin alırdık. Çörekçiler vardı. Nor böreği, hellim böreği satanlar vardı. Tahın helvası vardı. ‘Yarım önge yarım şilin’ derler satarlardı. Ciğerci Osman vardı meşhur…Şimdilerde eski canlılık yok Lefkoşa’da. Ne zaman marketler açıldı, artık insanlar da buralara gelmez oldu” diyor.
İki düzine yumurta satanlardan dahi şapkalı belediye memurlarının o dönemlerde vergi aldığını da anlatıyor.

“Babam benim için maraz ederdi”

Arif Usta mesleğine olan sevgisini şu sözlerle dile getiriyor:
“Ben mesleğimden memnunum. En üst kademeden alt kademeye kadar geniş bir çevrem var. Birçok köklü tanıdığım oldu. Hayatımdan çok memnunum. Babam benim için maraz ederdi, okumadım diye…Ancak gördü ki çok fazla çevrem oldu, ‘Seni okutsaydım bu kadar çevren olmayacaktı’ dedi bana.”