Genç fotoğrafçılarımızdan Burçin Aybars,  Kuzey Kıbrıs’ta sahne alan sanatçıların sahne performanslarını ölümsüzleştiriyor. Onun tercihi, müzisyen ve hayranların sahnedeki duygularını yakalamak…

İlk kişisel fotoğraf sergisini iki yıl önce açan Burçin Aybars, “zamanla konserlerde çektiğim fotoğraflarda müziğin sessiz ve görsel halini yakaladığımı fark ettim. Bu da bende büyük bir heyecan uyandırdı ve fotoğrafçılığa konser alanında devam etmeye başladım” diyor…

Misli KADIOĞLU

Burçin Aybars, genç fotoğrafçılarımızdan. Doğa fotoğrafı, portre fotoğrafı, düğün ve doğum fotoğraflarından farklı olarak Kuzey Kıbrıs’ta sahne alan sanatçıların sahne performanslarını ölümsüzleştiriyor. Burçin Aybars, Yenidüzen gazetesi, aynı gazetenin haftalık Adres Kıbrıs dergisi ve yine gazetenin haftalık yayını olan Gaile dergilerinde grafik tasarımcı görevi yanı sıra, gerek ülkemize gelen dünya starları gerekse yerli sanatçıların sahne performanslarını fotoğraflıyor.
Bu güne kadar aralarında Deep Purple, Apocalyptica, Paul Van Dyk ve Joe Lynn Turner gibi dünya starları ve ülkedeki sanatçıların sahne performanslarını görüntüleyen Burçin Aybars, ilk kişisel sergisini iki sene önce Narniya’da açtı. Burçin Aybars North Cyprus UK’in sorularını yanıtladı.

Bize kendini tanıtır mısın fotoğraf merakın nasıl başladı?

Fotoğraf merakım bende gazetecilikle başladı. Çalıştığım gazetede yayınlanan fotoğraflara her zaman olumlu ya da olumsuz eleştirilerim olmuştur. Aynı zamanda üç yıl öncesine kadar gazetemizle yayınlanan haftalık bir sanat ekimiz vardı, gerek kapakta gerekse iç sayfalarda sanatsal içerikli fotoğrafları yayınlamak bende birikim oluşturdu. Tabii bunlar yanında geçmişte teorik olarak öğrendiğim bilgileri de pratikte uygulamak istedim. Bunlar bir araya gelince bir fotoğraf makinesine sahip olmanın büyük bir gereksinim olduğunu düşünüp orta seviye denilebilecek profesyonel bir makine satın aldım. Ve fotoğraf çekmeye başladım.

Ne tür fotoğraflar çekiyorsun?

İlk fotoğraf makinemi aldığım dönemlerde kendimi sınamak adına farklı zamanlarda farklı mekanlarda bulunarak birçok fotoğraf çektim. Bunlara manzara, portre ve doku çalışmalarım dahildi. Fakat belli bir sürecin sonunda müzik alanında, konser çekimlerinde daha başarılı ve ilgili olduğumu fark edince fotoğraf makinem ile konserlerde vakit geçirmeye başladım.

Neden sahne fotoğrafları çekmek daha çok ilgini çekti?  

Sanat ile ilgilenen birisi olarak müziğin anlamı bende farklıdır. Bir müzisyen değilim, herhangi bir müzik aletine yeteneğim maalesef yok, ya da henüz keşfetmedim fakat katıldığım konserlerde, bulunduğum bar programlarında müzik beni en az bir müzisyen kadar etkiliyor. Fotoğraf makineme sahip olmadan önce konserlerde sahne performansları her zaman dikkatimi çekti. Fotoğrafla ilgilenen birisi olarak gerek müzisyenin sahnede yaşadığı duyguyu, gerek dinleyicinin dinlediği müzik karşısında hissettiklerini fotoğraflamaya başladım. İlk zamanlarda barlardaki küçük konserlerde fotoğraf çekerken kısa sürede büyük organizasyonlarda ve daha zor koşullarda fotoğraf çekmek kendimi geliştirmem adına bana hızlı bir süreç oluşturdu.

Zamanla konserlerde çektiğim fotoğraflarda müziğin sessiz ve görsel halini yakaladığımı fark ettim. Bu da bende büyük bir heyecan uyandırdı ve fotoğrafçılığa konser alanında devam etmeye başladım. Bu iki farklı sanat dalının bir arada kullanmak benim için büyük bir başlangıca vesile olacaktı ve daha büyük projelere giriştim.

Büyük projeler derken? Bugüne kadar kimlerin fotoğraflarını çektin mesela?

Fotoğrafçılığa başladığım dönemden itibaren konser için adaya gelen nerdeyse tüm sanatçıları ve ülkemizin sahne alan birçok müzisyenin sahne performanslarını fotoğrafladım. Dünya çapında ün yapmış müzisyenlerden bahsedecek olursak Deep Purple, Apocalyptica, Paul Van Dyk ve Joe Lynn Turner gibi isimleri örnek gösterebilirim. Bunlar yanında kültür-sanat festivallerinde de ülkemizde performanslarını sergileyen müzik grupları ve müzisyenleri fotoğrafladım.

Fotoğraf çekmek dışında başka nelerle uğraşıyorsun?

Fırsat buldukça arkadaşlarımla ultimate frisbee sporu ile uğraşıyorum.

Fotoğrafçılık konusunda eğitim aldın mı?

Eğitimimi tamamladığım Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi’nde farklı dönemlerde temel ve teknik konularda fotoğraf derslerinde bulundum. Fakat değişen fotoğraf anlayışı ve yeni teknikler için sürekli internet ortamından yardım alıyorum.

İlk sergini Narniya’da açtın…  Sergi sürecini anlatır mısın?

“Narnia Yaz Portreleri” benim için sınav niteliğinde zorlu bir süreçti. İlk fotoğraf makinemi aldıktan bir yıl sonra sergi teklifi ile karşılaştım. O dönem sık sık gittiğim Lefkoşa’da birçok konserin verildiği Narnia Pub’ın işletmecisi Çağrı Çerkez arkadaşım fotoğraflarımdan etkilendiğini söyleyerek 2012 yılının yaz sonunda mekanda bir sergi açabileceğimizi söyledi. O dönemlerde çektiğim fotoğraflarımı daha geniş kitlelere sergileyebileceğim bir ortamın hayalini kuruyordum bu yüzden bu teklif benim için bir sürprizdi. Ardından çalışmalara başladım. Haftanın 2-3 gecesi Narnia Pub’da gerçekleştirilen programlarda ve konserlerde sahnedeki sanatçıları tek tek portrelerini çektim. Bu fotoğraflarda en çok dikkat ettiğim konu müzisyenin konser sırasında yaşadığı hisler ve bunun yüz ifadeleriyle ve hareketleriyle dışarıya yansıtması olmuştur. Elimden geldiğinde müzisyenin ruh halini fotoğrafa yansıtmaya çalıştım ve sanırım başarılı da oldum. Sonuçta 30 müzisyenin toplam 59 fotoğrafıyla bir sergi açmayı başardık. Gerek çekimlerin olduğu günler gerekse fotoğrafları seçip düzenlemek zor bir süreç olsa da sonuç olarak beğeni toplayan iyi bir iş olduğunu düşünüyorum. “Narnia Yaz Portreleri” konusunda kendisi de müzisyen olan Çağrı arkadaşıma desteği için de çok teşekkür ediyorum.

İlerisi için bu konuda projelerin var mı?

Hikaye bazında kompozisyona yönelik düşüncelerim var. Fakat bu konuda henüz bir somut çalışmam yok.

Bu hoş sohbet için teşekkür ediyor, başarılarının devamını diliyoruz.

Ben teşekkür ederim.