“Çünkü ne kadar çok okursak, o kadar kötülüklerden arındırıyoruz dünyamızı. Ne yazık ki yakın coğrafyamızda kitapların yasaklandığı, üretmenin hapsedildiği günlerden geçiyoruz...”

 

Kuzey Kıbrıs’ın genç şairlerinden ve yazar Serkan Soyalan’ın, farklı zaman dilimlerinde kaleme aldığı 63 şiirinden oluşan “Şiirname” adlı şiir kitabı, Mayıs ayından itibaren okuyucularıyla buluştu. 
Mesarya Ajans bünyesinde basılan sayfa tasarımında Nazire Büyükoğlu, kapak tasarımda da Salih Yücebaş imzası taşıyan şiir kitabı şiir severler tarafından ilgi gördü. 

Ülkede şiire olan tutkusuyla bilinen ve “Lirik Şiir Grubu” üyelerinden de olan Serkan Soyalan ile yeni kitabı “Şiirname” ve edebiyat üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. 

 

NCUK: Öncelikle sizi tanımayanlar için soralım. Serkan Soyalan kimdir?

S.S:Serkan Soyalan, 1980’li yılların başında memur bir ailenin ilk çocuğu olarak Lefkoşa’da dünyaya gelen bir adalıdır. Kitaplarla haşır neşir olmaya çok küçük yaşlarda başlayıp, ortaokul sıralarında kendi hayal dünyamla eline kalemi alan bir gençlik yaşadım. Kalabalık bir ailede büyümenin avantajları, insanları gözlemleme konusunda benim yazın dünyasındaki karakterlerimin gelişmesinde büyük rol oynadı. 


NCUK: Peki son kitabınız “Şiirname” den bahsedelim. Kitabın okuyucu ile buluşma süreci nasıl oldu?

S.S:İlk kez bir kitabımı hazırlarken bir yayınevi ile anlaşarak çalıştık. İyi ki de öyle oldu. Deniz Gürgöze liderliğindeki Mesarya Ajans ekibinin disiplinli ve titiz çalışması, beni üçüncü kitabım olan “Şiirname” yolunda güçlendirdi. Ajans müdürlerinden Növber Gürtay’ın, sayfa tasarımlarında Nazire Büyükoğlu’nun, kitabın kapak tasarımında Salih Yücebaş’ın ve her daim yanımda olan Lirik Şiir Grubu’ndan arkadaşım Cemay Onalt Müezzin’in bu kitabın yayımlanmasında büyük emekleri var.

NCUK: Kitapta ne tür şiirler var?

S.S:Şiirname’de farklı zaman dilimlerinde kaleme aldığım aşk ve hasretlik temasıyla yazılmış 63 şiirim var.

NCUK: Şiirlerinizi nasıl yazıyorsunuz?

S.S: Genellikle gece geç saatlerde ya da sabah erken saatlerde şehir daha uykusundan uyanmadan yazmayı seviyorum. Günün telaşı ve hareketi başladıktan sonra kafamı toplayıp yazmak zor oluyor. 

 

NCUK:Yeni çalışmalarınız var mı?

S:S:Olmaz mı! Sürekli okuyup, yazan biriyim. Yazmadığım zamanlarda kendimi eksik hissediyorum. Yine bir roman üzerinde çalışmalarımı sürdürüyorum. Yıl sonuna doğru o kitabımı da yayımlamak istiyorum.

 

NCUK: Lirik Şiir Grubu’ndan da bahsedelim.  Ne zaman kuruldu? Grupta kimler var?

S.S:Lirik Şiir Grubu olarak bizler 2012 yılının Mart ayında ilk kez bir araya geldik. Yıltan Taşçı Hoca’nın öncülüğünde Cemay Onalt Müezzin, Şehbal Hamzaoğulları ve Merter Refikoğlu’nun da katılımıyla kurduk Lirik Şiir Grubu’nu. Hatırlıyorum da tek bir etkinlik için hazırlanmıştık. ‘Bizim Şarkılarımız, Bizim Şiirlerimiz’ etkinliği için, müzisyen arkadaşlarımız da bizlere eşlik etmiş ve provalarımızı tamamlayıp, Lefkoşa Atatürk Kültür Merkezi’nde sahne almıştık. Bu etkinlik o kadar ilgi görmüştü ki, etkinlik sonrasında izleyiciler ‘Bir sonraki etkinlik ne zaman olacak?’ diye sormuştu. Biz de küçük bir toplantı yapıp, bu etkinliklere devam ettik. İşte Lirik Şiir Grubu’nun yola çıkışı da böyle oldu.

 

NCUK: Ne tür etkinlikler yaptınız?

 

S:S:Biz geçen zaman dilimi içinde 30’u aşkın etkinlikte sahne aldık. Bunların bir kısmı bizim kendi organizasyonumuz etkinliklerdi, bir kısmı da konuk olarak davet aldığımız etkinlikler oldu.  Bunlardan bazıları ‘Sende Kalandır Aşk’ diyerek aşk şiirleri okuduk, Nazım Hikmet şiirlerini, Lefkoşa Türk Belediyesi Orkestrası ile hazırlanarak sahneledik.
 ‘Darağacında Üç Fidan’ adıyla Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ı andığımız şiirler okuduk, bunların yanında şiiri salonların dışına çıkartarak Merkezi Cezaevi’nde ‘Umut En Son Ölür’, Lefkoşa şiirlerini ‘Şairin İçinde Lefkoşa, Lefkoşa’nın İçinde Şair’ temasıyla Arasta meydanında, hayatta olan şairleri ile birlikte okuduk. Yurt içindeki etkinliklerimizin yanında Sicilya’da davet aldığımız etkinlikte hem Kıbrıslı şairlerin şiirlerinden bir seçki, hem de dünya şairi Nazım Hikmet şiirleri okuduk.
  
NCUK: Bu süreç içerisinde Lirik Şiir Grubu’nun bir de CD çalışması oldu...

S.S:Evet. Ülkemiz edebiyatının önemli isimlerinden Mehmet Kansu’nun 16 şiirinin yer aldığı ‘Çılgın Bir Dalgıç’ isimli şiir albümü için Lirik Şiir Grubu olarak stüdyoya girmemiz, bizim için de ayrı bir heyecan oldu. Bu albümde Kansu Hoca’nın da bir şiirini kendisi seslendirmesi bizleri çok duygulandırmıştı. Kıbrıs Türk Yazarlar Birliği’nin katkılarıyla hazırlanan albüm içerisinde bizim okuduğumuz şiirlerin altındaki özgün besteler de ülkemizin önemli müzik insanlarından Kamil Atik imzalı. 

NCUK: Şiir dışındaki çalışmalarınızdan söz edebilir miyiz? Mesela Kıbrıs Edebiyat Derneği var. Derneğin kurulum aşaması ve ne amaçla kurulduğunu anlatır mısınız?

S.S:Bizler şiirin dışında da çalışmalarımızı sürdürürken, bir dernekleşmenin artık zamanının geldiğini düşündük ve Kıbrıs Edebiyat Derneği’ni kurduk. İlk genel kurulumuzda görev dağılımımızı yapıp, başkanlığa da Yıltan Taşçı’yı seçtik. Lirik Şiir Grubu da faaliyetlerine dernek çatısı altında devam etmekte. 
Bunun yanında Genç Lirik’i kurma çalışmalarımız var. Şiire meraklı gençleri bir grupla toplama çatısı altındayız. Bu gençlere bir atölye hizmeti vererek, şiiri çalışmalarını sağlama heyecanı içerisindeyiz. Yine bir tiyatro kolumuzu oluşturma çalışmalarımız sürüyor. ‘Lirik Trio’ olarak bir müzik grubumuz oluştu, bazı etkinliklere şarkılarımızla katkı koyuyoruz. Bizler Kıbrıs Edebiyat Derneği olarak kültüre, sanata ilgi duyan herkesi aramızda görmek istiyoruz, biz sanata meraklı olan dostlarımızla beraber yürümek istiyoruz.  Çalışmalarımız çerçevesinde ünlü sanatçı Zülfü Livaneli’yi Kıbrıs’a getirerek adanın hem kuzeyinde, hem de güneyinde söyleşi günleri gerçekleştirdik ve bu etkinlikle, okuyucularını Livaneli ile buluşturduk. Yine düşüncelerinden ötürü katledilen araştırmacı, yazar ve gazeteci Kutlu Adalı’nın adına yapılan parkı, Lefkoşa Türk Belediyesi işbirliğinde yeniledik ve 6 Temmuz’da açılışını gerçekleştirdik.

NCUK: Okuyucularımıza son olarak neler söylemek istersiniz?

S.S:Ben öncelikle bu sayfalarda bana da yer verdiğinizden dolayı sizlere çok teşekkür ediyorum. Halkımıza da daha çok okumayı, araştırmayı ve okutmayı tavsiye ediyorum. Çünkü ne kadar çok okursak, o kadar kötülüklerden arındırıyoruz dünyamızı. Ne yazık ki yakın coğrafyamızda kitapların yasaklandığı, üretmenin hapsedildiği günlerden geçiyoruz. Geleceğimizi daha güzel yerlere taşımak istiyorsak, yazarlardan, kitaplardan ve kitapların içindeki yazılardan korkmamalıyız.