10 bin yıl öncesinden günümüze kadar birçok medeniyete ev sahipliği yapan Kuzey Kıbrıs, pırıl pırıl denizi ile güneşinin yanında tarihi yapıları ve müzeleriyle tam bir turizm cenneti haline geldi

“KIBRIS, KÜÇÜK COĞRAFYASINA BÜYÜK TARİH SIĞDIRDI”…Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Gazimağusa eski Şube Amiri Arkeolog Hasan Tekel, efsanevi aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit'in doğduğu ada olan Kıbrıs’ın, küçük coğrafyasına büyük tarih sığdırdığını, geçmişinden günümüze kadar dünya tarih gündeminin her zaman içinde yer almış, kültürel miras potansiyeli oldukça yüksek bir Akdeniz adası olduğunu söyledi.

MÜZELERİ MUTLAKA GEZİN…Miladi tarihin başlamasından 9 bin yıl öncesinde taş ve erken maden çağlarının arkeolojik izlerini gözlemlemek için en geniş kapsamlı arkeoloji müzelerimizin başında gelen İskele Arkeoloji Müzesi turlamakta büyük yarar olduğunu belirten Tekel, Güzelyurt Arkeoloji ve Doğa Müzesi'nde de özellikle antik altın takıların görülmeye değer olduğunun altını çizdi. Tekel, hem arkeolojik, hem de ikon bakımından oldukça zengin bir diğer müzenin ise tarihi ve dini önemi büyük Aziz Barnabas Manastır binasındaki St. Barnabas Arkeoloji ve İkon Müzesi olduğunu söyledi.

BU KALELER GÖRÜLMEYE DEĞER… Hasan Tekel, esasen her biri bağımsız birer müze olan Beşparmak Dağları üzerindeki St. Hilarion Kalesi, Buffavento Kalesi ve Kantara Kalesi gibi ortaçağ kalelerinin görülmeye değer askeri mimari örnekleri arasında sayıldığına dikkat çekti. Girne'de günümüzde müze olarak kullanılan Girne Kalesi’nin bünyesindeki 2 bin 300 yıllık batık gemi ve kargosunun sergilendiği Batık Gemi Müzesi’nin de önemine dikkat çekrek kalenin salonlarında farklı tarih ve arkeoloji galerilerini bulundurmakta olduğunu işaret etti.

Ahmet İLKTAÇ

Kıbrıs’a ilk adımların atıldığı 10 bin yıl kadar öncesinden günümüze, adada birçok farklı egemenlik yer aldı.

Kıbrıs’ta bu 10 bin yıllık süreçte Asur, Pers, Mısır, Fenike, Osmanlı, İngiliz gibi devletlerin kültürel, sanatsal, siyasi birtakım etkinlikleri ada halkı tarafından özümsendi, ada kültürüne harmanlandı ve adaya özgü bir Kıbrıs kültür ve yaşam biçimi yaratıldı.

Bu tarihi ve kültürel mirası turizme kazandırmak maksadıyla zaman içerisinde başta İskele Arkeoloji Müzesi, Güzelyurt Arkeoloji Müzesi, St. Barnabas Arkeoloji ve İkon Müzesi gibi olmak önemli müzeler yaratıldı.

Müzelerin yanında çeşitli medeniyetlere ait tarihi yapılar turizme hizmet eder pozisyona taşındı.

Bu tarihi özelliklerin yanında pırıl pırıl denizi, altın rengindeki kumsalları ve güneşiyle adeta cennetten bir parça haline gelen Kuzey Kıbrıs, son yıllarda 1 milyonu aşan turist sayısıyla turizm sektöründe önemli bir marka olma yolunda emin adımlarla ilerlemeye başladı.

Tekel: Küçük coğrafyada büyük tarih

Adamızın tarihi ve kültürel mirasıyla ilgili gazetemiz NORTH CYPRUS UK’e bilgi veren Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Gazimağusa eski Şube Amiri Arkeolog Hasan Tekel, efsanevi aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit'in doğduğu ada olan Kıbrıs’ın, küçük coğrafyasına büyük tarih sığdırdığını, geçmişinden günümüze kadar dünya tarih gündeminin her zaman içinde yeralmış, kültürel miras potansiyeli oldukça yüksek bir Akdeniz adası olduğunu söyledi.

Tekel, adaya ilk adımların atıldığı 10 bin yıl kadar öncesinden günümüze, adada birçok farklı egemenlikler kurulduğuna işaret etti ve şöyle konuştu:

“Yıkılmış, çevresindeki güçlü imparatorlukların idaresine girilmiş, çıkılmış ve her egemen olan Asur, Pers, Mısır, Fenike, Osmanlı, İngiliz gibi devletlerin kültürel, sanatsal, siyasi birtakım etkinlikleri ada halkı tarafından özümsenerek ada kültürüne harmanlanmış ve adaya özgü bir Kıbrıs kültür, yaşam biçimi yaratıla gelmiştir”.

“İskele Arkeoloji Müzesi’ni

turlamakta büyük fayda var”

Miladi tarihin başlamasından 9 bin yıl öncesinde taş ve erken maden çağlarının arkeolojik izlerini gözlemlemek için en geniş kapsamlı arkeoloji müzelerimizin başında gelen İskele Arkeoloji Müzesi turlamakta büyük yarar olduğunu belirten Tekel, Neolitik dönemden Roma dönemlerine kadar olan arkeolojik nitelikli taş, kil, maden ve cam gibi değişik kategorilerden eserlerin görkem ve sanatsal incelikleri şaşırtacak derecede şaheser olduklarını dile getirdi.

Güzelyurt Arkeoloji ve Doğa Müzesi'nde de özellikle antik altın takıların görülmeye değer olduğunun altını çizen Tekel, “Kuzey Kıbrıs'ta arkeoloji müzeleri yanı sıra, ikon müzeleri ve değişik konulu etnografik müzeler de bulunuyor. Hem arkeolojik, hem de ikon bakımından oldukça zengin bir diğer müzemiz ise tarihi ve dini önemi büyük Aziz Barnabas Manastır binasındaki St. Barnabas Arkeoloji ve İkon Müzesi'dir” dedi.

Hasan Tekel, müze kurumlarının yanı sıra çok sayıda antik yerleşkelerin de kültürel mirasımızın önemli bir ayağını oluşturduğunu söyledi. “Neolitik dönemden günümüze doğru farklı yerleşkeler turizme açık bulunuyor. Bunlar arasında Salamis, Enkomi, Soli, Vouni Sarayı ilk akla gelenler...” diyen Tekel, bu gibi antik yerleşkelerin genel olarak ilan edilip özel korumaya alınan sit alanları bünyesinde yer aldıklarını bildirdi.

“Ortaçağ kalelerimiz görülmeye değer”

Esasen her biri bağımsız birer müze olan Beşparmak Dağları üzerindeki St. Hilarion Kalesi, Buffavento Kalesi ve Kantara Kalesi gibi ortaçağ kalelerinin görülmeye değer askeri mimari örnekleri arasında sayıldığına dikkat çeken Hasan Tekel, konuşmasına şu şekilde devam etti:

“Bu kalelerde şövalyelerin varlığını adeta hissedeceksiniz. Bu arada Gazimağusa'da Lüzinyan döneminde limanı korumak amacıyla inşa edilmiş, günümüzde dünya çapında şöhreti bilinen Othello Kalesi, dünyanın en büyük İngiliz şairi W.Shakespeare'ın de bir eserine konu olmuş 900 yıla yakın geçmişi olan Gazimağusa Suriçinde bir içkale.

Değişik tarihsel dönemlerin arkeolojik kalıntıları arasında çok farklı mimari yapıtlar bulunmaktadır. Bizantinistik dini yapılar, özellikle farklı etnik topluluklara ait kiliseler, manastırlar ve katedraller kültürel mirasın önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Lüzinyan dönemi eserleri arasında bulunan anıtsal katedral yapılar arasında Gazimağusa'daki St. Nikolas Katedrali ( Lala Mustafa Paşa Cami), Lefkoşa'daki Aya Sofia Katedrali (Selimiye Cami) ve Beylerbeyi'ndeki Bella paisé Manastırı yeralmaktadır”.

“Gazimağusa Suriçi’nin tarihi

binaları mutlaka görülmeli”

Gazimağusa Suriçi, yöreye ait sarıtaştan inşa edilmiş ve günümüze iyi korunarak gelmiş ortaçağ mimari binalarıyla mutlaka görülmesi gereken bir kentimiz olduğuna vurgu yapan Tekel, kenti çeviren 3 kilometreye yakın Venedik sur duvarları ve günümüze kadar gelmiş dünyanın en iyi korunmuş hendeklerden biri olan hendeğini de gezilmesi gerektiğini aktardı.

Arkeolog Tekel, Kuzey kıyılarımızın gözbebeği Girne'de günümüzde müze olarak kullanılan Girne Kalesi’nin bünyesinde 2 bin 300 yıllık batık gemi ve kargosunun sergilendiği Batık Gemi Müzesini ve kalenin salonlarında farklı tarih ve arkeoloji galerilerini bulundurmakta olduğunu işaret etti.

“Özellikle Lüzinyan Zindanı hücrelerinde heykellerle canlandırılan XIV. Yüzyıl zindan sahneleri ilginç bir tarih belgeseli olarak ziyaretçiyi bekliyor” diye konuşan Hasan Tekel şöyle devam etti:

“Özellikle belirtilmelidir ki bazı taşınmaz nitelikli eski eserlerimiz özel ilgi turizmi kapsamında olup bunların da yapı ve tarihsel dönemleri değişiklikler göstermektedir. Örneğin adada 10 binlerce çoğu kayaya yontulmak suretiyle inşa edilmiş antik mezarlar bulunuyor ve dağılımları oldukça geniş alanlar içeriyor. Bunların arasında bazıları Kumyalı köyündeki Astarte kabartmalı mezar gibi anıtsal nitelikli olabiliyor. Dağ zirvelerinden eteklerine kadar, hatta dik yamaçlarda dahi binlerce yıllık antik mezarlar görülebilir. Örneğin Karpaz'da Elisis toplu mezarı dik bir yamaçta 22 metre dağın içine doğru yontulmak suretiyle yapılmış anıtsal bir mezar gibi...”

“Her geçen gün daha fazla

eser turizme kazandırılıyor”

Öte yandan; yöresinde yol, elektrik gibi altyapısal öğelerin hiçbirinin bulunmadığı Kuruova'daki bir tunç çağ kalesi olan Nitovikla Kalesi gibi önemli ören yerleri de bulunmakta olduğunu anlatan Tekel, Çayırova'da ormanlar içinde yer alan Fenikelilere ait Kodur Tapınağı’nın da şimdilik bu statüde olduğunu kaydetti.

Hasan Tekel, Kıbrıs'ta kültürel mirasımız devlet denetiminde olup her geçen gün restorasyon, konsolidasyon, kazı çalışmaları ve benzeri çalışmalarla daha fazla eser turizme kazandırılmakta olduğunu belirtti.