“Okuyucuların ilgisi nedeniyle, Gappellari Fuad dayıyı, Denktaş Rejimi’ne ve onun gibi düşünenlere karşı anti – statükocu bir karaktere büründürdüm. Eski insanların deyimi ile, Tinyoz, Halk Feleyzofu ve muzur bir Gibriyagi İhtiyar karakterine büründü Gappellari Fuad dayı.”

 

“İlk günlerde olumsuz tepkiler almayı beklerken, birçok okuyucunun beğenisini kazandım. Bu duruma önceleri inanamadım. Birileri benimle dalga geçiyor zannettim. Çünkü yıllardır Çizgiyle Mizah yapan bir kişi olarak, çizdiğim karikatürlere böylesine yoğun bir ilgi gelmemişti.”

 

Misli KADIOĞLU

 

 

Ülkenin önde gelen karikatür sanatçılarından Hüseyin Çakmak, Kuzey Kıbrıs basınına yıllarını verdi. Avrupa gazetesinde yayınlanan yazıları Gappellari Fuad dayı ile ülkede gencinden yaşlısına birçok hayran kitlesi yakaladı. Çakmak, bu yazılarını kitaplaştırdı. Hüseyin Çakmak’la geçtiğimiz ayki sayımızda devam ettiğimiz röportajımıza bu ay Gabbellari Fuad dayı ile ilgili devam ediyoruz. 

 

–Avrupa gazetesinde yayınlanan Gappellari Fuad dayıyı daha sonra da kitaplaştırdınız… Gappellari Fuad dayıyı bir de sizden dinlesek. Bu karakter nasıl doğdu?…

 

            – Gappellari Fuad dayı, 2001 yılında, Avrupa gazetesi yazarlarının casusluk komplosu ile tutuklanmaları sonucunda doğdu. Avrupa gazetesi yazarlarına destek verebilmek amacıyla, bu gazetede karikatürler çizmeye başlamıştım. Çizdiğim karikatürlerin yanı sıra – birkaç gün sürecek – Kıbrıs Türkçesi ile mizahi yazılar yazmayı ve Denktaş Rejimi ile dalga geçmeyi düşünmüştüm.

 

            Bildiğiniz gibi, Gappellari Fuad dayı önceleri, Rauf Denktaş’ın muhaliflerine milyarlık tazminat davaları açan bir avukatı ve statükocu kesimleri yansıtmaktaydı.  Buna rağmen – Gappellari Fuad dayı yazılarında Kıbrıs Türkçesi’ni kullandığım için – okuyucular tarafından çok ilgi görmüştü. Okuyucuların ilgisi nedeniyle, Gappellari Fuad dayıyı, Denktaş Rejimi’ne ve onun gibi düşünenlere karşı anti – statükocu bir karaktere büründürdüm. Eski insanların deyimi ile, Tinyoz, Halk Feleyzofu ve muzur bir Gibriyagi İhtiyar karakterine büründü Gappellari Fuad dayı.

 

            Gappelleri Fuad dayıyı yazmaya başladığım günlerde, Avrupa gazetesinin sorumlusu Mehmet Levent idi. Gappellari Fuad dayının ilk macerasını yazıp, Mehmet Levent’e götürdüm. Yazının yayınlanacağını hiç ummuyordum. Çünkü yazdığım yazı Türkiye Türkçesi değildi; henüz daha alfabesi olmayan bir dil ile Kıbrıs Türkçesi ile yazılmıştı. Mehmet Levent, yazdığım mizahi öyküyü kontrol bile etmeden yayınladı. ve arkası geldi.

 

            İlk günlerde olumsuz tepkiler almayı beklerken, birçok okuyucunun beğenisini kazandım. Bu duruma önceleri inanamadım. Birileri benimle dalga geçiyor zannettim. Çünkü yıllardır Çizgiyle Mizah yapan bir kişi olarak, çizdiğim karikatürlere böylesine yoğun bir ilgi gelmemişti.

 

            – Gappellari Fuat dayının kısa bir hikayesini bize anlatsanız. Hem biraz gülsek hem de hatırlamış olsak.

 

ESGİ REMEZAN TOBCUSU ŞERİFALİ GARBAYIT AĞNADIYOR!

 

– Eeeh... Bizim bu iş da bozuldu gartıg...

– Neçün da bozuldu be Şerifali dayı?... Aa her sene sen padladıng Remezan Topu’nu...

– Doğru deng amma... Esgiden merag ederdi ahali, Remezan Topu ne zaman padlaycag deye... Herkeş oruş dutardı deyem...

– Haglısıng...

– Ma şimdig narar ay ovlum oruş dutang?... Galmadı… Kimi kimden sorang gayrıg...

– Öyle öyle...

– Esgiden osu yanaşırdı ifdar vagdi, Şeher’in bütün basdardaları toblanıllardı edrafıma, da alem-curcuna gaçırdıllardı engsemden... Ma gene da hoşuma giderdi ay ovlum... İlişmezlerdi ya baa çocuglar... Garbayıt ateş almazdı bazan hani, da padladamazdım osu Remezan Topu’nu, gülellerdi baa da alem yapallardı...

– Öyle öyle...

– Ma geşdi o günner gartıg ay ovlum... Şimdiki çocugların hiş omuru bile deyildir... Büyügler bile umursamaz şimdig, yog güçügler umursaycag...

– Deyişdi ingsanar gayrıg...

– Hayikad deng ay ovlum... Televijyonnarınan radiolarda ifdar vagdi veriller deye, padladı mızdı padlamadı mızdı, kimse omursamaz Remezan Topu’nu şimdig... Çünküm, oruş dutan ingsanar televijyonnarın yahud reydiyoların tarifine görem oruş bozallar ve günaha gireller hebsi da...

– Nasıl yani?...

– Mesela dün, benim Memed yeğen çıgdı geldi Remezan Topu’nu padladacağım yere...

– Hisar’ın üsdüne ora?...

– Ha yau... Bura...

– Eeee?...

– Ağzında da siara yanar böylem... Dedim genne: “Noldu be Memed yeğen, oruşlu – oruşlu siara içeng amma?...” Der baa: “Ma ne orucu be Şerifali yeğen, orucu açalı yarım sahad oldu...” Dedim genne: “Ma nere da be migrob?... Taha beş tayika var orucun açılmasına... Topu padladmadım taha... Da sen da deng baa oruş aşdım?...”

Meğerlim... Reydio’nun biri, onbeş tayika evvelisinden bildirmiş ifdar vagdini...

– Yallaaa....

– İsdemeyeregden günaha sokallar insanı... Neyisa... Başga hadise nagledeyim saa şimdig...

– Ed baalım...

– Mesela geçen gün, genş bir gıccacıg geldi yanıma... Zanırsam buracıgda Hisar’ın üsdünde galır bu gıccacıg... Çünküm mütemadiyen görürüm genni buracıglarda dolaşırkana...

– Mevzuuya gel Şerifali dayıcığım...

– Neçün da deng... Remezan Topu’nu arardım padladayım tam... Yanaşdı yanıma gıccacıg, da dedi baa: “Len dayı: Behenim babo diyo ki, thopu atıvermiyesin mişh, çhünkem uyhukusu khaçıveriyomuş... Helö büriya bi gheli veriyseymiş, senin ebenin thopunu attırıvericeymişh...”

– Amman anam... Gavgada bile gidmez bu laf...

– Saa yemin ederim ay ovlum: Duyuncag bu lafı, geldi baa öyle, kabdığım gibi elin basdardasını funda edeyim hisardan aşşa, da Karpuz gibin paddadanagdan padlasıng orta yerinden...

– Yakışır ha...

– Yakışır tabiim... Sovram da, Remezan Topu’nun burnunu çevirdeyim galdıgları eve tarah öyle, da hima edeyim barudu topun içüne, da ardından da birceez esgi İngiliz Gullesi oturdayım topun içüne öyle, da bir fillarisleyim beytambalı, da göreyim baalım Barazgevi’nin (Cuma) mübareg gün olduğunu ağnar mı, ağnamaz mı elin Osmannısı... Ağzına yandığmının, oruşlu-oruşlu gatil da edecegler beni...

[Gappellari Fuad Dayı’nın 132 Nümerolu Hikayesi...]

 

            – Gerek karikatürleriniz ile gerekse Gappellari Fuat dayıyla mizah yapıyorsunuz. Bu mizahı nasıl bulup çıkarıyorsunuz?

 

            – Bunun birkaç nedeni var. Babamın ailesinde şakacı, mizahi ve nüktedan karakterli kişiler vardı. Zaten babamın yaşamı, başlı başına Kıbrıs Türk Halk mizahı. birebir yaşamış olduğu ve onu tanıyanlar tarafından günümüzde de anlatılan birçok mizahi hikayeleri – şakaları var. Kıbrıs’ın birçok bölgesinde mizahı seven ve babamın şakalarının özel tiryakisi olan arkadaşları vardır.

           

            Babam, uzun yıllar, Bel Kola’da satış şöförlüğü yaptı. Yaz tatillerinde beni de yanında götürürdü. Babam ile birlikte, Kıbrıs’ın çeşitli bölgelerindeki birçok köyü dolaştım. Kıbrıs Türkçesi’nin çeşitli ağızlarını – lehçelerini kullanan, şakacı, nüktedan, mizahi ve komik yüzlerce karakter ile tanıştım. Bu karakterlerin şakalarını, nüktelerinı, konuşma şekillerini, hikaye ve anılarını dinledim. Bu durum sanırım bana mizahi bir birikim sağladı.