Kırk yıllık hatırın öyküsü: Tük Kahvesi

Türklerin en bilinen deyimlerindendir “Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır.” Bu sözle de anlatılmak istenen birlikte paylaşılan anların ve sohbetin, en önemlisi de dostluğun değeridir aslında. Ancak Türk kahvesinin anlamı bununla da sınırlı kalmaz. Türklerin gündelik yaşamlarıyla adeta iç içe geçmiş türk kahvesi özellikle Kıbrıs insanının vazgeçilmezi arasındadır. Sabah uyanır uyanmaz güne daha dinç ve daha güzel başlamak, bir sohbet, bir hatır, bir mola adına kahveler daha bir keyifle yudumlanır. Kahvenin önemi sadece bununla da kalmaz, kız istemelerde de kahve geleneği hala sürmektedir.

 

Fala inanma falsız kalma

Türk kahvesi  denildiğinde akla ilk gelen şeylerden bir tanesi kahve falıdır. Özellikle kadınlar arasında süren bu alışkanlıkta, birbirlerini ziyaret eden kadınlar, ev sahibinin ikram ettiği kahveyi içtikten sonra fincanı ters çevirip kapağını kapatırken niyet tutarlar. Ters çevrilen fincanın dibindeki telve tabağa kadar akarak fincanda şekiller oluşturur. Bu şekilleri yorumlayan kişiler türlü türlü hikayeler uydurulur.

 

Yüzyıllardır süren gelenek

Türklerin kahve ile tanışmaları birkaç yüzyıl öncesine dayanır. Bilgilere göre, Türkler kahveyi ilk olarak Yemen’den duymuştur. Yaklaşık 450 yıl önce Yemen Valisi Özdemir Paşa kahveyi Yemen’den saraya taşır. Bu gün bile bazı insanlar, kahveleri getirilirken geciktiğinde, “Yemenden mi geliyor?” deyimi kullanılır. Bir efsaneye göre ise kahve çekirdeğinin değerini ilk kez 9. yüzyılda Arabistan’da bir çoban ortaya çıkarmıştır.

 

Dünyaya yayılan lezzet

15. yüzyılda Arabistan’ın güney kesimlerinde ve Yemen’de başlayan kahve tarımıyla birlikte kahve içme alışkanlığı öylesine artar ki batıya doğru hızla yayılarak 16. yüzyılda Anadolu’ya oradan da 17. yüzyılda Avrupa ülkelerine ulaşır. Ancak dikkat çeken şu ki kökeni Türkiye olmadığı halde Türk kahvesinin ünü bütün dünyaya yayılmıştır. Türk kahvesi Türkiye’de yetişmeyen ‘Arabica’ türü yüksek kalitedeki kahve çekirdeğinden üretilir.

 

Pişirmesi hüner ister

O muhteşem tadını koruyabilmesi için, kavrulan çekirdekler öğütülerek, ya hemen aromasını koruycak şekilde paketlenmeli yada hemen tüketilmelidir. Pişirilip servis edilen türk kahvesinin dibinde kalan tortusuna telve adı verilir. Kahvenin önem taşıyan bir başka özelliği de köpüğüdür. Köpüklü kahve pişirmek ayrı bir hüner istediği gibi konuğa verilen değerin de göstergesidir. Türk kahvesi dört ayrı şekilde pişirilir. Şekersiz şekilde yapılan kahveye “sade”, içerisine çok az şeker konuluyorsa, “az şekerli”, bir kaşık şeker konuluyorsa “orta” ve çok fazla şeker konuluyorsa “şekerli” olarak adlandırılmaktadır. En lezzetli Türk kahvesini bakır cezvede mangal üzerinde pişirmek mümkündür.