Rauf ARSENAL

Birkaç gün önce Arkeologlar tarafından ortaya çıkarılan zeytin yağı değirmenini bugün yerinde ziyaret ettik. Bu güzel köyümüze önemli bir değer daha katacak önemli bir keşif. Ama buluntular arkeolojik değil, etnoğrafik nitelikte olsa da gözüme takılan ve Roma Kiremiti olduğunu tahmin ettiğim pişmiş toprak (kırık) parça, burada kültürlerin üst üste oluştuğu intibaını bende uyandırdı. Antik Soli Kentinin özellikle zeytin yağı ihtiyacının ta o zamanlardan buradan karşılandığını veya katkı konduğunu tahmin edebiliriz. Ancak, binlerce yıl sonra yaklaşık 100-150 yıl önce kullanıldığı tahmin edilen, belki de Osmanlı dönemine denk gelen ilginç ve hüzünlü bir hikaye ile karşılaştık burada. Bu değirmen bir ağaya aitmiş. Ağanın bir kızı dışında başka akrabaları yokmuş. Oldukça zengin ve varlıklı ağa, sadece değirmene değil civardaki birçok araziye ve konuta sahip birisiymiş. Bu değirmende birisi veya birileri tarafından öldürülmüş. Ne amaçla öldürüldüğü bilinmiyormuş ancak zenginliğine göz koyanlar tarafından yapılmış olma ihtimali çok yüksek. O günden sonra değirmen işlemez olmuş ve zaman içerisinde duvarı ve çatısı çökerek yağ küplerini ve zemini toprak altında bırakmış. İşte bu şekilde küpler korunmuş." Hikaye daha da devam ediyor ama özellikle Bağlıköy için bu değirmenin hikayesini derinlemesine araştırmak isteyenlere güzel bir konu çıktı diye düşünüyorum. Bu keşfi yapanlara ve katkı koyanlara teşekkürler.

(Not: Bu küpler Trodos eteklerinde bulunan FİNİ köyünde üretilen küplere çok benzemektedir. Bunu da saptamak uzmanların işi)