Ne güzeldi o bir haftalık kamplar. İstediğimiz herşeyi yer, yine de çöp gibi bacaklarla dönerdik evlerimize. Öyle sığmazdık hiçbir yere ve öyle durmazdık ki hiçbir yerde, zaman dahi durur yol verirdi hızımıza.

Ne güzeldi o bir haftalık heyecanlar. Bütün hayatımız o kamplarda geçmiş gibi sanki, ağlardık her ayrılırken; hem kamptaki ranzalarımızdan hem de birbirimizden.

Kollardık birbirimizi, çamaşırları biri yıkar, diğeri asardı ve kimse gocunmazdı süpürgeyi tutan olmaktan. Kimisi unlu saçlarına şaşırarak uyanır, kimisi yağmurun altında şınav çekerdi ceza niyetine ve herkes aynı tatsız yemeği aynı coşkuyla kaşıklardı.

Ne güzeldi o en içten son gün hüzünleri ve ‘hiç ayrılmayacağız’ sözleri. Eve döndükten sonraki boşluğu bile güzeldi, hüzünlenerek hatırladığımız gitarlar eşliğindeki yıldızlı gecelerin…

Hiçbir zaman tamamlanmayan aşk hikayelerinin tadı vardı o kamplarda. Uzasa kaçacak olan o tadın damaktaki eşsiz lezzeti! Hiç unutulmayacak ve hiç doyulmayacak zamanların tadı…

Ve ben artık yoruldu gençlik, geride kaldı kamp geceleri diye düşünürken, bir hafta sonu, kendimi muhteşem bir insan topluluğuyla, herkesin cep telefonunu sadece fotoğraf çekmek için kullandığı günlerde buldum. 

Öyle dolu öyle hızla geçti ki ağaca, toprağa, suya, güneşe ve geceye dokunduğumuz, sadece acıktığımızda oturduğumuz ve hep güldüğümüz, güldürdüğümüz günler, eve döndüğümde evin duvarları yıkılsın ve biz yine hayal ederken aya bakalım istedim. Ve ayı görelim istedim hayal edebilmek için.

Eve dönüş sadece bir mola olsun istedim, yepyeni bir maceraya daha başlayabilmek için ve gençlik kampındaymışçasına yaşayabilsin istedim herkes hayatını. Yarını düşünmeden değil belki ama yarından endişe duymadan en azından. Her gün en azından bir korkusuyla yüzleşebilsin istedim herkes, bir dağın yamacında dururken, küçüldükçe büyüyebilsin…

Üşüsün istedim insanlar, cesaretle atladığı buz gibi suda önce üşüsün ama ısınsın sonra meydan okuyarak attığı her kulaçla. Gerçekten acıkarak yesin istedim insanlar acıyı da tatlıyı da, doymak için ama hep fazlasına acıkarak.

Hayatımız bir gençlik kampı gibi gelsin ve geçtiğinde haketsin istedim dökülen tüm gözyaşlarını. Yarım kalan bir aşka duyulan tutkuyla yaşansın istedim hayat, sanki hiç bitmeyecekmiş gibi!