Covid19 mücadelesinde Kuzey Kıbrıs iyi bir sınav veriyor.

Günlerdir pozitif vaka çıkmıyor, önceden pozitif olanlar iyileşiyor, taburcu oluyor.

Dünyada başka ülkelere baktığımız zaman, halimize şükrediyoruz.

Henüz önümüzü görebiliyor değiliz, ancak buraya, geldiğimiz yere kadar bir başarı hikayesinden söz ediliyor ve bundan pay çıkarmak isteyenler var.

Kimin çok payı varsa ödüllendirilsin, bundan hiç şikayetimiz olmaz.

Avuçlarımız patlayana kadar da alkışlarız onları…

Neden takdir etmeyelim ki katkısı bulunanları?

Dünyada birçok ülke salgın nedeniyle çok sayıda vakalar ve ölümlerle uğraşırken, burada bir başarı öyküsü yazılıyorsa buna ancak sevinebilir ve katkısı olanları takdir ederiz.

Bu takdiri ve tebrikleri bekleyenler var, başta da ülkeyi yöneten bazı siyasiler sabırsız.

Ortadaki tablodan dolayı henüz kendilerine bir pay verilmiyor olmasının burukluğunu yaşıyorlar.

Halbuki ben dedim, her kimin katkısı olmuşsa, bunların içinde aslan payı siyasilerinse bile hiç itirazım olmaz, bu arada bize yaşattıkları o kadar tuhaf olaya rağmen, onları tebrik edebilirim.

Ancak bu konuda acele etmemeliyiz.

Ne olur sabredin, dereyi görmeden paçaları sıvamayın.

Olay tamamen bitsin, gerekli süreci tamamlayalım, bu kontrollü açılışın sonucunu da görelim, oradan da bir başarı öyküsü çıksın, sonra isteyen istediği kadar övünsün.

“Toplumsal mücadele veriyoruz, illa ki kahramanlarımız mı olsun, şart mıdır?” diye de soranlar var.

Evet toplumsal bir mücadele veriyoruz ama elbette daha çok yorulan, omuzlarında ağır yük olan kesimler var.

Gecesini gündüzüne katan, büyük riskler alarak çalışan kesimler olduğunu siz de çok iyi biliyorsunuz.

O yüzden gerçekten bu sürecin kahramanları var, hem isimli hem de isimsiz kahramanlar var.

Yani şu ana kadar diyorum, sonrası ne olur zaten bilmiyoruz.

Sürecin sağlık bacağının bu şekilde tamamlanması en büyük temennimiz ama biliyoruz ki bunun bir de ekonomi bacağı var, orada da ciddi sıkıntılar bekliyor bizi.

“Hayır birbirine karıştırmayın, sağlık bacağı ayrı, ekonomik bacağı ayrıdır” diyebilirsiniz.

Peki ayıralım bunları birbirinden, sağlık mücadelesine gölge düşürmesin ekonomik mücadele, çünkü ekonomik mücadelenin o kadar başarılı olmadığı, olmayacağı aşikar.

Ekonomik açıdan kapkara, bilinmez bir tablo var, o yüzden kabul, karıştırmayalım birbirine, sağlık bacağındaki başarıya odaklanalım ve devamını sağlayalım ama ısrarlıyım, acele etmeyelim.

Ülke yöneticilerinin çizdiği tozpembe tablo, anlatılan başarı öyküleri halkı rehavete itiyor.

Halkımız “bu iş bitti” havasına giriyor, halbuki kontrollü açılışla birlikte yeni bir sınav vereceğiz, belki de daha da önemli bir sınav.

Tehlike geçmiş değildir, rehavete kapılıp da kötü durumlara düşen ülkeleri görmüyor muyuz?

Neden bunları görmezden geliyoruz, neden hemencecik salgından önceki duruma gelemeyeceğimizi, daha uzun bir süre kontrollü yaşamak zorunda kalacağımızı unutuyoruz?

Sağlık ekipleri de yorgun, ülkeyi yönetenler de…

Ülkeyi yönetenlerin yorgunluğunu bazı bakanların konuşmalarından, davranışlarından anlamak mümkün, artık bazı bakanlar birbirleriyle çelişkili konuşmalar yapıyorlar, zaman zaman gülünç durumlara düşüyorlar…

Bu böyle devam etmemeli, kendi içlerinde de yardımlaşabilmelidirler, muhalefetten de gerekirse destek almalıdırlar…

Hekimlerin de iki parçaya bölündüğünü, görüşlerin farklılaştığını görüyoruz, birbirlerine göndermelerde bulunuyorlar, bu da bizi üzüyor.

Demek ki ortadaki iyi gidişten pay çıkarma gailesine düşmezden önce, yeniden birlikteliği, sağduyuyu sağlamalıyız, akıl yolundan, bilimden uzaklaşmamalıyız, halkımızın tetikte kalmasını, tedbiri elden bırakmamasını sağlamalıyız.

Tedbirli ve temkinli olmak şart, işler bir terse dönerse toparlamamız kolay olmayabilir, işte o zaman sizin bugün başarı dediğiniz şeyi kimse hatırlamaz, cezalandıracak birini ararlar.

İsterseniz “kötümser” deyin, önemli değil, yeter ki herkes ciddiyet takınsın, işimizin daha bitmediği kavransın, bizi haklı çıkaracak bir şey çıkmasın, bir gelişme olmasın, bu süreç sağlık yönünden hep böyle olumlu gitsin de varsın biz kötümser olalım ve kötümserliğimizle kalalım.

Kötümser olup da bir tuzağa düşmemek, iyimser olup da felaketi görememekten daha iyidir…