Başlığı "savaşma seviş" diye atmak istedim ama "sevişmek" ayıp olduğu için "savaş"I kullandım. "Aşkla Barış" olsun diye düşündüm sonra ama "aşk,maşk" ayıp diye ondan da vazgeçtim. "Savaş"a hayır temalı olsun diye bu başlığı seçtim.


Yazı, daha çocukluğunu tatmamış bir "yeni gelin"in eline geçer de içinde aşklı-sevişmeli kelimeler geçtiğinden, günaha girer diye korktum, düşünceli davrandım. 


Evlendirilemeden daha öldürülen çocuklar var, aşık olamadan daha... Ama "ölmek var, sevişmek ayıp" diye düşünerek yazmadım...


Her yeni günü umutla, sabırsızlıkla beklerken ve "günaydın" demek isterken ha gayret bir kez daha, "memleket bu haldeyken gülmeye utanmıyorsun, ayıp!" derler diye astım suratımı hayata. 


Kimselere ayıp etmeden yaşamak için "savaş"tan, dünyanın binbir türlü derdinden bahsettim durdum ciddiyetle. "Savaşmaktan bahsederken aman duymasın diye kimsenin kulağını tıkamıyorlar da, barışmaya giden yollar neden böylesine tıkalı?" diye yüksek sesle sormadım tabii ayıp olmasın diye, düşündüm...


Düşündüm de, "dünyada farkındalık böylesine hızlı yayılırken, hala kötülerin, kötülüklerin peşinden oradan oraya sürüklenişimiz neden" diye...Ama elbette sormadım. Sorsam da zaten "büyüklerin bir bildiği vardır" mutlaka.


...


Mutlaka da, bir de büyük sözü dinlemeyen çocuklar var şimdi! Ayıbın ne olduğunu dinlemeye vakti olmayan, zamanın hızının yanı sıra, öldürülen, çocuk yaşta kocaya satılan, ekmek almaya gitmeyi suç sayan hasta beyinlerin farkında olan çocuklar! Savaştan sadece piyasa babalarının faydalanacağının farkında olan çocuklar. Şimdi artık "savaşla,mavaşla uğraşamayacak kadar akıllı çocuklar" var. 


Öyle farkındalar ki, ayıbı anlatacak gücün yok onlara, öylece kırıyorlar zincirlerini. Kendi kararlarını, kendi istedikleri zaman ve istedikleri şekilde veriyorlar.


...


Pardon sen orada mı kalmıştın? Devamını merak ettin tabii "büyük sözünden, çocuk farkındalığına geçince". Sevişmekten bahsediyordum, sevmekten, aşık olmanın güzelliğinden, güzel bir güne uyanmanın heyecanından. Evet evet, bildiğin çiçekten, böcekten, aman da güneşin ışığından, farkındalıktan, zamanın hızından falan. 


Yetişemediysen o düşünce durumuna, git bir küçüğe danış. Danış ki "öğretmeye çalışmadan, dayatmadan" nasıl özgür atılır adımlar göstersin sana.